Sağlıklı İletişim
İletişim; çevremizdeki insanlarla etkileşim kurmamızda bizim tek olanağımız olduğu için, çok uzun zamandır hayatlarımızda yer alan vazgeçilemez bir unsur. Geçmişte, insanların pratik nedenlerden ötürü tek başına yaşaması mümkün değildi ve bu nedenle birbirleriyle iletişim halinde olma zorunlulukları doğdu. Günümüzde ise pratik olarak insanın tek başına yaşaması imkânsız olmasa da, neredeyse hiçbir insan bu şekilde yaşamayı tercih etmiyor. Bu durum psikolojik ve sosyolojik olarak birçok açıdan açıklanabilir ancak temel olarak biliyoruz ki, insanın doyumlu, onu psikolojik açıdan da tatmin eden bir hayat yaşayabilmesi için diğer insanlara ihtiyacı vardır. Ancak her zaman bu ihtiyaç kolay bir şekilde karşılanamayabilir. Diğer insanlardan beklediğimiz ilgiyi, sevgiyi ve desteği göremediğimiz zamanlar olabilir. Bu zamanları en aza indirmek ve kendi elimizden geleni yaptığımızdan emin olabilmek için yapabileceklerimizden bir tanesi etkili bir iletişim kurmaya çalışmaktır.
- Etkili iletişim için ilk adım etkili ve empatik dinleme sürecidir. Günümüzün koşuşturmacalı hayatında ise iletişim kurarken her iki tarafın da amacı genellikle sadece kendi derdini anlatmak ve karşısındakini ikna etmek oluyor. Çoğunlukla karşıdaki insanın duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışarak empati yapmak yerine kendi düşüncelerimizi empoze etmeye kalkışıyoruz ve bu tutum iletişimin temelindeki anlama sürecini baltalayıp ilişkilerimize zarar veriyor. Bunun yerine, dinleme sürecinde, karşıdakinin hislerini, neye üzüldüğünü, sinirlendiğini ya da sevindiğini anlamaya çalışıp onu etkin bir şekilde dinlediğimizi ona belli etmeliyiz. Özellikle güçlü duygular içerisindeyken insanlar öğüt, teselli ya da eleştiri duymak yerine sadece anlaşılmayı beklerler. Anlaşıldıklarını hissetmek onlarda güven duygusu yaratır ve olumsuz duyguları zamanla sönebilir. Karşımızdakini anlayabilmemiz tabii ki onun da kendini ne kadar ifade edebildiği ile ilgilidir ancak neredeyse hiçbirimiz duygularımızı açıkça paylaşma yönünde eğitilmediğimiz için burada sorumluluk her iki tarafa da düşüyor. Gerektiğinde karşımızdakine onu suçlamayan, onu anlamamızı kolaylaştıracak sorular sorabiliriz. Bu şekilde, karşımızdaki insanın hislerini, düşüncelerini ve bunlara yol açan nedenleri kavrayarak ona anlaşıldığını hissettirebiliriz ve tüm bunlar karşılıklı anlayışın gelişmesine yardımcı olur.
- Etkili dinleme, tartışmalarımızı da daha sağlıklı hale getirir. Doğru olduğuna inandığımız düşünceleri savunurken empati yapmak, karşımızdaki insanın düşünme şeklini anlayarak daha etkili bir şekilde fikirlerimizi savunmamıza yardımcı olur. Aksi halde, sadece kendi duygu ve düşüncelerimizi anlatarak karşımızdakine herhangi bir etkide bulunmamız mümkün değildir. Böylece kırıcı ve içi boş bir tartışma yerine her iki tarafın da yeni şeyler öğrenerek geliştiği bir tartışma ortamı yaratılabilir ve çatışmalar azalabilir.
- Etkili iletişim için bir diğer adım ise “ben dili” kullanmaktır. Duygu ve düşüncelerimizi “sen dili” ile değil, “ben dili” ile aktarmalıyız. Genellemeler ve suçlamalar yaparak hislerimizi aktardığımızda karşı tarafın odağı hislerimiz en, yapılan suçlamaya kayar ve karşı taraf savunmaya geçebilir. Örneğin,
“Beni arkadaşlarımın yanında üzmekten zevk alıyorsun.”
Cümlesi ile hisleri açıklamak, karşı tarafın zevk aldığı yorumunu içerir ve asıl odak noktası olması gereken üzgünlük hissini gölgeler. Bunun yerine,
“Dün arkadaşlarımın yanında olanlar beni çok üzdü.”
Şeklinde hisleri açıklamak, suçlayıcı ve genelleyici özellikler barındırmaz, istenilen mesajın verilmesi için daha uygundur ve karşı tarafın sizi anlayabilme olasılığı artar.
- Bir başka dikkat edilmesi gereken durum, konuşmanın kısa, öz ve doğrudan olmasıdır. Uzun ve dolambaçlı yollardan anlatılan konuların amacına ulaşması zorludur. Bu sebeple, istekler doğrudan ifade edilmelidir.
- Aynı zamanda, konuşma şu anla ilgili olmalıdır. Geçmişle ilgili konuların yeniden açılması, o anda önemli olan konunun önemini kaybetmesine neden olur ve iletişimin odağı kayabilir.
- Bir başka önemli konu da akıl okuma yapılmamasıdır. Karşıdaki insanın düşüncelerini ve hislerini tahmin, sezgi vb. yöntemlerle bildiğini düşünmek, akıl okumaktır. Bunun yerine, karşımızdaki insanın hislerini, düşüncelerini bilemeyeceğimizi ve tek öğrenme yolumuzun konuşmak olduğunu unutmayarak, karşımızdaki insanda öfke uyandırabileceğini düşündüğümüz yıkıcı eleştiriler yapmadan, kendi hislerimizi açıklayarak karşımızdakinden geri dönüt beklemeliyiz.
Sonuç olarak, iletişimde etkili dinleme, karşımızdaki insanda olumlu duygular uyandırır ve bu sayede üzgünlük/kızgınlık/hayal kırıklığı vb. bir duygusu varsa bunlar azalır. Aynı zamanda, bizim kendimizi ifade edebilme yetimizi de geliştirir. Konuşma sürecinin de kısa, şu anla ilgili, akıl okuma eğilimi olmadan, “ben dili” ile gerçekleştirilmesi iletişimin daha başarılı gerçekleşmesine katkıda bulunur. Tüm bunlar da daha sağlıklı ilişkilere ve daha sağlıklı bir topluma ulaşabilmemizde yardımcı olur.
Diğer Makaleler
Psikolojik İlk Yardım (PİY)
Psikolojik İlk Yardım, acı çeken ya da desteğe ve yardıma ihtiyaç duyan kişilere...
Yeni Korku: Korona
Yeni durumlara karşı nasıl tepki verdiğimiz bebeklerin katıldığı bir çalışmada...