Sosyal Fobi (Sosyal Anksiyete Bozukluğu)
İçerik
Sosyal Fobi Nedir?
Sosyal anksiyete bozukluğu bilinen adıyla sosyal fobi oldukça sık görülen bir sorundur. Kişinin başkalarınca değerlendirileceği inancıyla toplumsal ortamlarda belirgin bir korku ve kaygı yaşamasıdır. Sosyal kaygı bozukluğu olan kişiler sosyal iletişimde bulunacaklarında ya da topluluk karşısında konuşma yapacaklarında hissettikleri kaygı ve korkunun bedensel tepkilerini yaşarlar: hızlı nefes alıp verme, kalp çarpıntısı, ellerde ayaklarda terleme ve titreme, yüzde kızarma, ses titremesi, ellerini sıkma…Tanımadıkları insanlarla iletişime geçmek onlar için kaygı vericidir. Çocuklarda görülmesi ise sosyal iletişimde oluşan anksiyete semptomlarının yalnızca erişkinlerle değil diğer çocuklarla birlikteyken de ortaya çıkması gerekmektedir. Kişi genel itibariyle topluluk içindeyken “bir şey yapıp rezil olacağı” ve durumdan ötürü yaşadığı duygunun karşı taraftan anlaşılacağını düşüncelerine (“ben kaygılıyım, titriyorum, terliyorum ve insanlar bunu fark ediyorlar. Ne kadar zavallı birisi olduğumu düşünecekler”) sahiptir.
Kişi bu tip durumlardan kaçınma davranışını sergiler. Örneğin konuşma yapacağı ortamlara girmez ya da aşırı korku ve kaygı duyarak buna katlanmaya çalışır. Kaygı ve korku çoğunlukla zarar vericidir. Yaşanan korku, kaygı ve kaçınma durumları altı aydan daha uzun sürelidir. Kişinin günlük yaşam aktivitelerini etkilemekte ve işlevselliğini bozmaktadır. Sosyal fobide kişiler yardım alamamaktan değil; diğerleri tarafından olumsuz değerlendirilecekleri inancından dolayı kaygı duyarlar. Sosyal fobide bilişsel etmenler sosyal performans ile ilgili öz eleştirel değerlendirmeler, içsel düşünce ve duyumlara odaklanma eğilimi içerir.
Hata yapmanın olumsuz algılandığı izin verilmediği ailelerde, mükemmeliyetçi tutumları olan ebeveynlerin çocuklarında sosyal fobi çok daha etkilidir. Çünkü bu ortamda büyüyen çocuklar hata yaptıklarında aldıkları tepkilerden ötürü, “hayatta kalabilmek” için kendilerine bazı kurallar koyarlar: “yanlış yaparsam sevilmem”, “kabul edilmem için en iyisini yapmam gerekir”gibi… Çocuklara koşullu sevgi verilmemelidir. “Başarılı olursan seni severim, sana değer veririm.” hissi çocuğa aktarılmamalıdır. Fikirleri önemsenmemiş, “Sen sus.”, “Sen nereden bileceksin?” denilmiş çocukların sosyal ortamlarda değerlendirilme kaygısı yaşamaları çok daha muhtemeldir. Sosyal fobi yaşayan kişilerin kaygılandıkları bazı durumlar aşağıdaki gibidir:
- Seyirci önünde gösteri, konuşma yapmak
- Önceden hazırlanmaksızın bir toplantıda kalkıp konuşmak
- Olumlu değerlendirilme korkusu: olumlu değerlendirilmek ve dikkatleri üzerinde toplamak kişi için bir sosyal tehdittir.
- Romantik ya da cinsel bir ilişki kurmak amacıyla birisiyle tanışmaya çalışmak
- Bir gruba önceden hazırlanmış sözlü bilgi sunmak
- Gözlendiği sırada çalışmak
- Yetenek, beceri ya da bilgisinin sınanması
- Lokanta, alışveriş merkezleri gibi yerlerde yemek yerken gözleneceklermiş hissine kapılırlar.
- Toplu taşıma araçlarını kullanırken zorluk yaşarlar.
Yeni bir ortama girmek ve topluluk karşısında performans sergilemek herkes için bir miktar kaygıya sebep olur. Çoğumuz zaman zaman topluluk önünde konuşma yaparken çekiniriz. Kendini ifade edememekten endişe duyuyor olabiliriz. Ama bu korku kişinin yapacağı konuşmaya daha iyi hazırlanmasını ve dolayısıyla daha iyi performans göstermesini sağlar. Yaşanan bu ve benzeri durumlar hastalık olarak ele alınmaz. Çekingenliğin sosyal fobi olabilmesi için yani hastalık boyutunda olması için kişinin kaçınma davranışı göstermesi gerekir. Değerlendirilmekten korktuğu için konuşma yapmaktan vazgeçmesi gibi. Sosyal fobide kişi korkularının anlamsız olduğunu bilir fakat kaçınma davranışını sergilemekten kendisini alıkoyamaz.
Sosyal Fobinin Yaygınlığı
Sosyal fobinin yaşam boyu görülme sıklığı %3-13 arasında değişmektedir. Başlangıç yaşı olarak 13-24 arası yaşlar değerlendirilmektedir. Sosyal fobinin tedavi edilebilecek bir hastalık olduğunu bilmeyen kişiler genellikle bu yaşlar yerine daha ileri yaşlarda, 30 yaşları civarında başvururlar tedavi için. Kişiler çoğunlukla sosyal fobi belirtilerini asla değiştirilemeyecek bir durum gibi algılarlar ve kişiliklerinin parçası olarak görürler. Epidemiyolojik çalışmalarda sosyal fobinin kadınlarda daha sık, ancak klinik örneklemlerde erkeklerde daha sık olduğu ortaya konmuştur. Yapılan araştırmalar sosyal fobisi olan hastalarda panik bozukluğu görülme sıklığının %17-50, obsesif kompulsif bozukluk tanısı alma oranının ise %4-11 arasında, major depresyonun ise %35-80 arasında olduğunu ortaya koymuştur.
Sosyal Fobi Testi
Sosyal fobi testi var mı diye merak eden bir kişi çoğunlukla bu konuda araştırma yaptığında Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeği ile karşılaşacaktır. Sosyal ortamlarda ve performans sergilememiz gereken durumlarda yaşanan korku ve kaçınmanın şiddetini ölçmek ve değerlendirmek amacıyla hazırlanmış bir ölçektir. Liebowitz tarafından geliştirilmiştir. Sosyal durumlar için 11 performans gerektiren durumlar için 13 soru olmak üzere 24 sorudan oluşan bir ölçektir. Test/ölçek her ne kadar belirtiler hakkında önemli bulgular elde etmemizi sağlasa da bu belirtileri yok etmek, sosyal fobiyi yenmek için etkin bir tedavi gerekmektedir.
Sosyal Fobiyi Yenmek ve Sosyal Fobi Tedavisi
Kişinin önce topluluk içinde yemek yemek, çalışmak, topluluk önünde konuşmak gibi kaçtığı ve kaçındığı durumların saptanması gerekir. Bilişsel ve davranışçı müdahalelerle toplu yerlerde rahat hissedip hissetmediği, bu durumlarda ne olacağını düşündüğü, endişe hissedince ne yaptığı, performans sergilerken endişelenme düzeyi belirlenir. Sosyal fobide davranışsal ödevler çok önemlidir. Kişinin kaçındığı durumları adım adım deneyip, korktuğu gibi olup olmadığı tartışılmalıdır. Böylelikle kişi yeni öğrenmeler gerçekleştirebilir. Kaygıya sebep olan abartılı düşüncelerin ve yaşanılan duygularını sağlamak, fizyolojik belirtileri, korkulan durumdan-ortamdan kaçınmayı azaltmak için profesyonel bir tedavi süreci gerekmektedir. Sosyal fobi tedavisinde Denizli Kuğu Psikoloji Merkezi’nde Uzman Psikolog Bahar Bozbıyık başarılı sonuçlara ulaşmaktadır.
Diğer Makaleler
Takıntı – Zorlantı Bozukluğu (OKB)
Takıntı ve zorlantı bozukluğu, yaygın kullanımı ile Obesif kompulsif bozukluk...
Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) Nedir?
Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) Nedir? Anksiyete bozukluğu (kaygı bozukluğu)...