Duygusal Yoksunluk
Duygusal Yoksunluk
Bazı kişiler için erişkinlikte diğer kişiler ile güvenli bağ kurabilme, yakın ve ait hissedebilme oldukça zordur. Duygusal olarak yoksundurlar ve yeteri kadar duygulanım, samimiyet ve derin hisler almadıklarını hissederler. Bu kişiler için en yaygın problem duygusal yoksunluklarının farkında olmamalarıdır. Aslında bu karşıdan bakıldığında da hemen göze çarpmaz, hatta çok güzel uyum sağlıyor gibi gözükürler ama genellikle en sık hissedilen duygu yalnızlıktır. Çevrelerinde birçok kişi olsa dahi kendilerini “boşluktaymış” gibi hissederler. Neden kaynaklandığını anlamlandıramadıkları bu boşluk duygusuyla baş edebilmek için çabalarlar. Kimisi bu boşluğu alkol ve madde ile, kimisi işkolik olarak, kimisi yüzeysel ilişkiler ile, kimisi ise yemek ile doldurmaya çalışır. Ama ne olursa olsun yeri doldurulamayan bu boşluk diğer insanlarla derin ilişki kuramamaktan ve derin ilişkileri hissedememekten kaynaklanır.
Bunun sebebi ise genellikle duygusal olarak yetersiz bir ailede büyümüş olmaktır. Bu yetersizlik genelde ilk anda anlaşılmaz, dışarıdan her şey çok iyi gidiyormuş gibi görülür. Çünkü ebeveynler çocuğun temel bakımı, güvenliği, beslenmesi, başarısına gerekli önemi göstermişlerdir. Fakat duygusal bağ eksik kalmıştır. Duygusal bağ, çocuğun duygularını anlayan, onu kabul etme ve bu duygulara şefkatli bir biçimde cevap vermeyi içerir. Bu bağ kurulmazsa çocuk ebeveynleri tarafından görülmediklerini hisseder.
Duygusal olarak yoksun bırakılmış kişilerde görülen en önemli problem ilişkilerinde yaptıkları seçimlerdir. Gerek romantik partner gerek se arkadaşlık seçimlerinde genellikle duygusal olmayanları ya da duygusallık göstermeyenleri seçme eğilimi gösterirler. İlk ilişki kurduğumuz kişilerle sağlanan ilişki örüntüsünü devam ettirme eğiliminde olduğumuzdan dolayı duygusal yoksunluğu olan kişiler çoğunlukla, soğuk, mesafeli ben merkezci kişileri seçerler. Kimsenin onu derinden bildiği ya da onunla derinden ilgilendiğini hissetmez. Dolayısıyla yoksunluğuyla başa çıkma stiline göre genellikle ya karşı cins tarafından her zaman duygusal hayal kırıklığına uğratılma, ya da aşkı platonik yaşamaya hevesli olma, ya da duygusal açıdan verici olup tam tersi insanlarla ilişkiyi devam ettirerek baş etmeye çalışırlar ancak sonuç yine aynıdır daha az yakınlık, daha az aidiyet.
Peki bu sorun nasıl aşılır? Terapilerde, terapistin başlıca amacı kişinin duygusal ihtiyaçlarını keşfetmesine yardım etmektir. Diğer amaç ise kişinin duygusal ihtiyaçlarının haklı ve doğal olduğunu kabul etmelerini sağlamaktır. Her çocuk ve yetişkin bakım, empati, duygularını ifade etme hakkına ihtiyaç duyar. Kişi kazandığı farkındalığı davranışlarına da yansıtıp daha sağlıklı seçimler yapabilir ve ona gerçek ilgi ve şefkat gösteren kişileri hayatına alabilir.
Diğer Makaleler
Sağlıklı İletişim
İletişim; çevremizdeki insanlarla etkileşim kurmamızda bizim tek olanağımız...
Teşekkürler. Çok yardımcı bir yazı…
Elinize sağlık, çok bilgilendirici bir yazı.
yazı çok güzel , diğer yazılarınızı da çok beğendim.Sizi instagramdan da takip ediyorum bir çok konu hakkında sayenizde bilgi edinebiliyoruz.